Kod:
 
KERBELADAN GÜNÜMÜZE ALEVİLİK
MENÜ  
  ALEVİLİK NEDİR
  HZ ALİ VE ALEVİLİK
  Hz.ALİ DEN SEÇME SÖZLER
  ALEVİLİĞİN OLUŞUMU
  EHLİBEYTTEN DERSİME ALEVİLİK
  2 TEMMUZ
  KERBELA OLAYI
  12 İMAMLAR
  HACİ BEKTAŞİ VELİ
  PİR SULTAN ABDAL
  GALERI
  VİDEOLAR 1
  VİDEOLAR 2
  LİNKLER
  E-DEVLET
  İLETİŞİM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ŞİİR KÖŞESİ
BERCENEK VE
EMRAH MAHZUNİ
RADYOSU
www.bercenek.com
TÜRKÜLERİN COŞKULU SESİ BERCENEK VE EMRAH MAHZUNİ RADYOSU www.bercenek.com
EHLİBEYTTEN DERSİME ALEVİLİK

Alevilik, kuşkusuz İslamdır. Hakk-Muhammed-Ali yolunun Kırklar Meclisinde olgunlaştığı ve Oniki İmamlarla devam eden; İmam Cafer-i Sadık’ın akıl ölçüsünü rehber olarak alan, Horasan Erenlerinin himmetleriyle Anadolu’ya gelen Hazret-i Pîr’le ve ulu ozanlarımızın nefesleriyle hayat bulan inancın adıdır. Alevilik inancı, hayatın amacını insanın Ham Ervahlıktan çıkarak İnsan-ı Kâmil olup özüne dönmek olarak tanımlar. Bunun için de; Mürşid, Pîr ve Rehber huzurunda ikrar verilerek Dört Kapı Kırk Makam aşamasından geçilir. İnancımızın uygulandığı mekân Cemevidir.

Aleviliğin en temel kriterleri 4 Kapı, 40 Makamdır. Kişi, Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat Kapılarını ve bunlara özgü makamları bilerek Alevilik hakkında konuşursa elbette Hacı Bektaş Veli’nin bir güzel sözünde belirttiği gibi ‘’Hem Arı, hem de Arıtıcı’’ olur. Bu Kapılar aslında sadece bilimin değil, yaşamın da birer Erdem okuludur. Kişi bu Kapılardan ilki olan Şeriat Kapısından Ham Ervah olarak girer ve isterse emek vererek insan-ı kamil olarak Hakikat’a varabilir. Bu Kapılarda kişi sadece bilgi ve görgüsünü arttırmakla kalmaz, aynı zamanda benliğini de öldürür.

Kişinin kendisi ile barışık olmasının en temel kriteri Âdem olmaktır. Topraktan gelmiş ve toprağa dönecektir. Kişi kendini Âdem olarak gördüğü zaman adına Evren denilen sonsuz bir zaman tünelinde küçük bir zerre olduğunu fark eder. Şair Ahmet Arif’in dediği gibi ‘’.. Ne Şah, ne Sultan, Göçüp gitmişler, gölgesiz..’’

Alevi toplumu inancı gereği her koşulda Ehli Beyt’e tutunmuş. İmam Cafer Sadık’ın derlediği Buyruk’un temel ilkelerini esas almıştır. Orada belirtilen ‘’Henüz melekler, levh, kalem, arş, kürs, yer, gök, cennet, cehennem yaratılmadan evvel Allah kendi nurundan nur katarak Muhammed Ali’yi yarattı’’ beyanından hareketle insanın yaradılışına böyle inandıktan sonra bu nurun diğer Peygamberler nesliyle devam ettiğini ve son olarak Ehli Beyt olarak biçimlendiğini, bu nurdan devam eden İmam Mehdi’nin de kıyamet habercisi olduğuna inanır. Bu vesile ile ezelden (Kalü Bela) edebiyete kadar her hikmette Ehli Beyt’ e inanılır ve sevgi duyulur.

Seyyit Baba Mansur hakkında fikir belirtirken onun Ehli Beyt uzantısını da ele almak gerekir. Ocaklar ve onların Ehli Beyt uzantıları konusunda bu güne kadar yazılıp çizilenler hem çok eksik, hem de bir o kadar karmaşık duruyor. Bir çok yerde aynı konu hakkında taban tabana farklı görüşler görüyoruz. Birbirine benzemişlik ve genelde söylenceye dayalı bu konu, üzerinde çok yazılıp çizilmesi gereken, tek tek bireylerden ziyade bir BilimKurulu veya Akademinin ihtisas alanına giriyor. Bu kitabın içine aldığımız Ocaklarla ilgili bölüm çalışmamız da, bu konuda mutlak doğru olmayıp sorgulanabilir bir çalışmadır. Seyyit Baba Mansur konusu da aynı şekilde bu bütünün bir parçası olarak görülmeli. Kapak resmi, diğer bir büyük Evliya olan Hacı Kureyş’e karşı Dersim / Muhundu’da CANSIZ DUVAR YÜRÜTME kerametini temsil etmektedir. Arka kapak resmi de Bingöl / Adaklı’da bulunan Kurhüseyin Dergâhından bir görüntüdür.

Baba Mansur Ocağının Bingöl / Kiği bölgesinden olan ve Kurhüseyin Dergâhından olan Seyyit Selçuk Sevin bu çalışmada hem esin kaynağı, hem de alan çalışmasında kısmi alan çalışmasına katkı sundu. Bu vesile ile çalışmayı onun mensubu olduğu Kurhüseyin Dergâhını kapsayacak şekilde düzenledik. Sonradan yerinde ziyaret etme şansı bulduğum bu Dergâh ve çevresinde ciddi alan çalışmasının henüz yapılmadığını kaynak arama sırasında fark ettik.

Alevi toplumunda var olan sonsuz Ehli Beyt aşkı, biraz da Alevilerin kaderi ile bir benzerlik gösterdiğinden  kesintisiz bu güne kadar süregelmiş. Geleneksel olarak günümüze kadar uzanan Alevilik, mazlumdur. Ve doğal olarak mazlum da kendini bulacaktır. Çektiği zulüm karşısında çaresizdir, çaresiz görüneni kendine dost edinecektir. Ve elbet Alevi inancı Evrenseldir. Bunun için de ilk Evrensel İnsan Hakları ve Kapı - Komşu hukukunu içeren Medine Vesikası/ Rıza Şehri Beyannamesini kendine rehber, dilde ve gönülde söylence etmiştir. Hacı Bektaş Veli’nin ‘’72 Millete tek Nazarla Bakması’’ Felsefesi de bundan kaynaklanmıştır. Bu söylence Kuran’da ‘’Dinde Zorlama Yoktur’’ ayeti ile başlamış ve Hz. Ali’nin ‘’Edep insanın Kemalidir’’ sözü ile biçim belirlemiş, ve gene onun ’’Her şeyin en büyüğü Bilimdir. Çünkü ilim ile Hakk’a yol bulunur, bilim ile halka tahammül edilir’’ sözü ile temel almıştır. Ehli Beyt sevgisi Şah-ı Merdan’ın ‘’Adil ol, kudretin sürekli olsun’’ sözü onu sevenlerin her gönülü açan anahtarı olmuştur.

Bu yüzden Seyyitlerimiz, Mürşitlerimiz, Pirlerimiz, yaşlılarımız bize dualarını’’Ehli Beyt’in katarından, didarından ayrılmayasınız’’ sözü ile bağlarlardı. Ehli Beyt’in katarı, üzerlerine 3 sefer ordu göndermelerine rağmen Mekke fethedildiğinde düşmanlarının canını bağışlayan adaletti. O öyle bir adalettir ki, Hz. Hamza gibi yiğitlerin ciğerlerini bile çiğ çiğ yiyenlere aman vermişti.

Ehli Beyt sevgisinin adı Tasavvuftur. Yaşama bakışı Koca Yunus’un, ’’Severiz yaratılanı, yaradandan ötürü’’ dizelerinde gizlidir.

Bu felsefenin başlangıcı Kalü Bela’dır. Yani Ezel’dir,

Şekil ve biçimi Nur’dur,

Silahı Saz’dır,

Cephanesi Beyit’tir,

Ordusu Erenler’dir.

Zakiri 7 Ulu Ozanlar’dır,

Mahkemesi Dâr’dır,

Kitabı Kuran’dır.

Anayasası RızaŞehri Metni’dir.

Kelamı Buyruk’tur.

Parlamentosu Cem’dir,

Önderi Muhammed Mustafa’dır.

Musahibi Aliyyel - Mürteza’dır.

Şura’sı Ehli Beyt’tir.

Şahidi 12 İmamlar’dır.

Belgesi Evliyalar’dır.

Kışlası Dergâh’tır.

Bekçisi Seyyit’tir.

Hizmetcisi Derviş’tir.

Öğretmeni Mürşit’tir.

Yemeği Lokma’dır.

Şerbeti Yas’tır.

Nefreti Sevgi’dir,

Anahtarı Tasavvuf’tur.

Hedefi Sırrı Hakikat’tır.

 

Buna Ehli Beyt sevgisi denir. İkrar denir, İman denir. Ehli Beyt’i sevmek, ona muhabbet beslemek elbet Rıza Şehri’nin  temel ilkelerinden Rızalık ile olur. Tamamen gönüllülüğe dayalı bir sevgi. Sevmeyene ve inanmayana bir sözümüz de yok. Seviyoruz ve inanıyoruz diyenlere, sadece onun gerekleri doğrultusunda hareket etmelerini öneriyoruz.

Şah Hatayi bir beyitinde‚’’ Bir derdim var, bin derman istemez’’ diyerek Ehli Beyt sevgisinin, ona bağlananlara verdiği acıya ve sıkıntıya rağmen ondan vaz geçemediğini, o sevginin Derman oluşunu dile getirir. Ehli Beyt sevgisi tüm acılara ve haksızlıklara derman olmuş, sevenleri acılarını o sevgiyebağlanarak gidermişlerdir.

 
site tasarım:ULAŞ DOĞAN 47455 ziyaretçi sitemi ziyaret etti
 
   
 
 

Hurriyet.www.gazetealemi.com Zaman www.gazetealemi.com Radikal www.gazetealemi.com Milliyet www.gazetealemi.com Bugun www.gazetealemi.com Turkiye www.gazetealemi.com Vatan www.gazetealemi.com Sabah www.gazetealemi.com Yeni Safak www.gazetealemi.com

 
 
   
 
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol